“Aile değerlerini hatırlatma misyonuna sahip”
Son yıllarda sinema sektörünün gişelerde kurtarıcısı çocuklara yönelik filmler...
Çocuk filmlerinin yüksek ölçüde ilgi görmesinin nedeni ailece bir etkinlik gerçekleştirebilme olanağı sunması.
Keza, sosyal medyaya teslim olunmasıyla günümüzde aile boyu bir etkinlikte yer almak için pek zaman bulunamıyor.
Bir başka neden ise Türk yapımı çocuk filmlerinin eğlenceli bir hikâye eşliğinde aile değerlerini çocukların bilinçaltına iteklemesi. Bunun farkında olan aileler, çocuk filmlerine özel bir ilgi gösteriyor.
"Şam'piyonlar - Satrancın Gizemli Taşları" da İş Bankası'nın katkılarıyla bu amaçla çekilerek; "Bu bir aile filmidir" söylemiyle gösterime girdi.
Yapımcısının Poll Films - Polat Yağcı'nın olduğu "Şam'piyonlar - Satrancın Gizemli Taşları"nı Mustafa Kotan yönetirken, senaryosunu; Arzu Yurtseven yazdı. Başrolleri ise Murat Yıldırım, Büşra Pekin, Erdal Özyağcılar, Ezo Sunal, Mert Ege Ak, Nazlı Yağcı, Ebrar Alya Demirbilek, Ayaz Gülşen, Ali Sunal, Cihat Tamer, Sarp Leventoğlu, Sergen Yalçın paylaştı. Ajda Pekkan, Ali Poyrazoğlu, Burak Deniz, Engin Altan Düzyatan ve Kubilay Aka ise seslendirme yaptı.
Başrol oyuncularından Murat Yıldırım, Büşra Pekin, Erdal Özyağcılar, Habertürk'e verdikleri röportajda açıklamalarda bulundu.
• Teklif geldiği zaman hangi özellikleri sizi etkilediği için bu filmde olmak istediniz?
Erdal Özyağcılar: Teklif geldiğinde "Ne güzel bir iş çıktı, yine çalışacağım, yine arkadaşlarım olacak, yine sete gideceğim" diye düşündüm. Benim karavanımın arkasında yatak var, boş zamanlarımda orada uyurum. Ön tarafta da oturma yeri var. Bir de dizüstü bilgisayarımda oyun oynuyorum. "Ne güzel bir hayat, yeniden bir şey başlıyor" dedim ve önce ona sevindim. Sonra Polat’ı tanıdım. İyi ki de tanımışım. Senaryoyu okudum. Bir de "Çocuk işi olacak. Yarısı; animasyon, yarısı da gerçek hayattan olacak" dediler. "Daha ne olsun, kaymaklı ekmek kadayıfı" dedim. Rolümü de çok sevdim. Huysuz ve tatlı bir dedeyi oynuyorum. Bir de tabii sete girince Mustafa Kotan’ı yani yönetmenimizi tanıyınca, onun tontonluğunu görünce olay bitti. Çok güzel vakit geçirdik. Çok da güzel bir film çıkardık. İnşallah yanılmamışızdır ve izleyiciler de gider ve beğenir. Çoluk çocuk ailecek gidilebilecek bir film yaptık.
Murat Yıldırım: Polat Yağcı, “Baba rolü için Erdal Özyağcılar'ı düşünüyorum” dedi ve tabii bu benim için çok değerliydi. Eş rolünde Büşra Pekin’in olması da aynı şekilde... İşin içinde özellikle komedi varsa Büşra’yı orada görmeyi çok isterdim. Öyle de oldu... Senaryo ilk geldiğinde "Herhalde çocuk filmi" dedim. Okudukça bunun bir aile filmi olduğunu anlamaya başladım. Sette, önce yönetmenle anlaşmak çok önemli. Mustafa Kotan, gerçekten ne yapacağını, ne çekeceğini neye ihtiyacı olduğunu biliyordu. Aynı zamanda da bizi hiçbir şekilde kalıba sokmadan hepimizi çok özgür bıraktı. Ne alacağını biliyor derken, bizi birçok alanda serbest bıraktı fakat sonra onlardan beslenerek ortaya güzel bir aile şablonu çıkardı. Çünkü sadece o senaryodaki laflara bağlı kalıp orada yazılanların aynısını oynamaya çalışmak benim çok inandığım bir şey değil. Ya da çok provalar yaparak onu gerçek kılmaya çalışarak da başarılı olunabilir ama bizim setimizde öyle olmadı. Bizim setimizde bir senaryomuz vardı ve ona sadık kaldık. Evet ama oyuncu olarak herkes kendisinden bir şeyler kattı.
Erdal Özyağcılar: Karaktere; sahnenin dilini bozmadan, daha akıcı daha günlük konuşulabilecek katkılarda bulunduk.
Murat Yıldırım: Çünkü bağlarımız daha organik olmalıydı. Filmi izlediğimizde herkesin ortak söylediği bir şey vardı. Aileye çok inandık. Bu önemli bir şeydi. ‘Bir Aile Filmidir’ diye oraya yazıyorsak bunun bir aile filmi olması gerekiyor. Böyle bir sıcaklık olduğu için de çok mutluyum. Filmin çok artı tarafları var. Satrancın bu kadar ön plana çıkarılıyor olması çok değerli.
Erdal Özyağcılar: Animasyondaki karakterleri konuşan arkadaşlarımız o karakterleri hakikaten tekrar yarattılar. Ali Poyrazoğlu, Engin Altan Düzyatan, Ajda Pekkan, Kubilay Aka çok büyük katkıda bulundu.
Büşra Pekin: Ben de bu projeye en son dâhil olanlardan birisi oldum. Çünkü Polat ile bir türlü bir araya gelemedik. Kadroyu duyduğum zaman inanılmaz heyecanlandım. Üstüne senaryoyu okuduktan sonra ve bu tatlı animasyon karakterlerini de görünce; "Evet, nasıl yapıyoruz?" dedim. İş, hemen hızlıca o noktaya geldi. Bu film iyi bir şeye hizmet ediyor. Çocuklara ulaşabilmek benim hep hayal ettiğim bir şeydi ama öğretmen gibi bir yerden değil de hayatın içinden bir şeyler anlatmak çok hayal ettiğim ve yapmak istediğim bir şeydi. Çünkü kendimi hayat boyu öğrenci olarak nitelendiriyorum ve ben de bildiklerimi yeni kuşaklara ancak yaptığım işle anlatabilirim diye düşünüyorum. Bu film de tam buna açılıyordu. Biz ne istiyoruz? Dünyamızda ve ülkemizde her şeyi daha ileriye götürecek, aklını çok daha iyi kullanabilecek, çok daha doğru kararlar verebilecek nesiller istiyoruz ki çocuklarımızın yaşayacağı dünya güzelleşsin. Satranç da bunun aslında temel taşlarından biriymiş. Akıllı telefonlar; artık hayatımızda, bunu kabullenelim. Bunları tamamen yok sayamayız ama denge içerisine sokabiliriz. Telefonlara neden ihtiyaç duyuyoruz? Sıkılmamak için ihtiyaç duyuyoruz. Satrançta da aynı özellikler var. Hatta dikkat eksikliğini, konsantrasyonu bozan diğer etmenler gibi bir şey yok. Aksine odaklayıcı ve bir sonraki hamlenin ne olduğunu sana öğreten bir strateji geliştirme yeteneği. Bunlar hayatta her alanda kullanabilecekleri çok kıymetli bilgiler. Bu film tamamen bir satranç filmi de değil; öyle olsa sıkıcı olabilirdi. Bir aile hikâyesinin içerisinde, küçük çocuğumuzun çok tatlı bir kıza kendini beğendirme çabasıyla başladığı sonra kendini kaptırdığı ve sevdiği bir yolculuğun içerisinde satrancı görüyoruz. Aile de o sırada onunla ilgilenemiyor, öğretemiyor, o satranç taşları canlanıp fantastik bir şekilde ona yardımcı oluyor. Aslında günümüzde de bu canlanan satranç taşlarını YouTube’tan açıp kendi kendimize öğrenebileceğimiz bir video olarak da düşünebiliriz. Bir taraftan da bu aşkı gören aile aslında ona daha fazla destek olmak istediğine karar veriyor ve aile bağları kuvvetleniyor. İzleyiciler, sinemada neyi izleyecek? Çocuklar çok keyif alırken ailenin de bir taraftan onaylayacağı, kendilerinin de güleceği ve seveceği bir filmi izleyecekler. Çocuk bakacak; "Biz, annemle ve babamla aynı kafadayız, aynı şeylere gülüyoruz" diyecek ve onların da bağlarını kuvvetlendirecek. Yani çok amaçlı bir projeye hizmet ettiğimizi düşünüyorum. Çok güzel bir senaryoydu ama benim karakterime dair çok fazla iz yoktu. Biz Murat ile ekstra fazla sahnemiz olduğu için bir şeyler katmaya çalıştık. Yeni nesil anne, yeni nesil baba üzerinden bir şeyler katarak bir yandan da kendi çocuksu ihtiyaçlarımızı da doyurduk. Tüm faydalarıyla hem bize iyi gelen hem de izleyicilere iyi gelecek bir film oluşturduk. Polat Yağcı bu işe çok inandı. Mustafa Kotan, Buket Akbaba ve ekibimizdeki herkes bu işe çok inandı. Çocuk oyuncular bu işe inanılmaz emek verdiler. Çok da güzel oynadılar. Biz çıkan işten çok memnunuz. İzlediğimiz için de rahat rahat konuşabiliyoruz. Tabii bir ilk olması da çok güzel. Animasyonların Türkiye’de bu denli başarılı yapılabilmiş olması da çok güzel. Bunlar bizim gurur duyduğumuz şeyler çünkü biz istiyoruz ki her bir projemizde daha ileriye doğru gidelim. Bence bu filmde bunların hepsini yakaladık ama takdir yine izleyicilerin...
REKLAM"ARADA BİR BÜYÜYORUM"Haber Kaynak : HABERTURK.COM
"Yayınlanan tüm haber ve diğer içerikler ile ilgili olarak yasal bildirimlerinizi bize iletişim sayfası üzerinden iletiniz. En kısa süre içerisinde bildirimlerinize geri dönüş sağlanılacaktır."